Need for Speed: Undercover


arış oyunu deyince belki de akla ilk gelen oyun Need For Speed serisi. Yıllar geçtikçe rakipleri arttı, artık tek rakibi Test Driver'lar değil, onun yerine Project Gotham Racing, Grid gibi çeşitli ve sağlam rakipleri var. İşin kötü yanı Need For Speed bunlara rakip olamayacak seviyelere emin adımlarla gidiyor.

Çok büyük içtenlikle söylüyorum ki, Fifa gibi bu oyunun da yeniden dirileceğine çok inanıyordum. Sonuçta çok zengin, köklü ve bizi şaşırtmaya alışık bir firma Electronic Arts. Özellikle 1 hafta öncesinde Dead Space'i oynarken, bu oyuna karşı ümitlerim daha da artmıştı, ancak işte EA bu, bir anı bir anını tutmuyor maalesef. Şimdi çok düzenli, çok geniş ve açıklayıcı bir yazı yazma hevesi içerisinde olmama karşın oyunda geçen saatlerim ve yıpranan sinirlerim sonucu "Bu kadar yazmasam da olur." düşüncesine girdim. O yüzden direkt bilgilere yönelik, biraz daha çorba edasında bir yazı yazacağım. Şunu da belirteyim ki; oyunu açarken anormal iyi niyetli ve hevesliydim. Büyük sitelerin-dergilerin verdiği düşük notları anlamıyordum. Bunun bir sebebi de, hiçbir yazıyı okumamış olmam. Prensip olarak bir inceleme yazacaksam, onla ilgili hiçbir yazıyı okumam, çünkü etkilenme durumu olabilir ve yazı özgünlüğünü kaybeder, her neyse, diyeceğim şudur ki...

Bombardıman Başlıyor...

O grafikler nedir? 2008 senesindeyiz! Konsolumuzun adı Xbox 360, PlayStation 2 falan değil! Nasıl yani? Benim için serinin bir numaralı oyunu olan Need For Speed Hot Pursuit 2 ile çok rahat grafikleri kıyaslayabilirim. İşin trajedik yanı Hot Pursuit 2'nin çıkış yılının 2002 olması. Grafik hatalarından bahsetmiyorum bile, güneşin saçma sapan yansıma açıları gerçekten de gözleri bozuyor. Underground'la başlattıkları ve giderek diğer oyunlarda da yayılan ıslak yerler olayı, kuru yerlerde de devam ediyor ve dazlak gibi parlıyor her bir yer. Bir sokak durup dururken neden parlar?

Bu senaryo nedir? Çirkin Betty'ye taş çıkaracak çirkinlikteki Maggie Q ve yeteneksiz yandaşları oyun boyunca bize videolarda eşlik ediyorlar. Çok içtenlikle söyleyebilirim ki, hikayeden bir şey anlamadım. Gizli polisiz, ancak o ne karman çorman bir senaryodur. Madem gizli polisiz o zaman niye polisler ikide bir peşimize takılıyor? Ben polissem hız ihlali de yaparım kardeşim, belki hırsız kovalıyorum... Bir de illa ki gerçek insan niye kullanıyorsunuz videolarda, bu kadar yeteneksiz üçüncü sınıf kişileri oynatacaksanız, bunun yerine video koyun daha iyi. Hatta hiçbir şey koymayın o da daha iyi...

Hırsız kovalamak demişken…

Evet, iyi bir şey de diyeceğim tam şu anda, lütfen alıcılarınızın ayarıyla oynamayın. Hırsız-polis modu gibi bir şey var Live seçeneğinde ve Xbox Live'da Quick Game seçeneğinden başkasını kolay kolay kullanmayan beni bile başında tutmuş durumda. Ancak yine de Live'da yabancı rakiplerimle kapışırken onlar adına üzüldüm. Hadi ben oyunu inceleyeceğim diye incik cincik etmeliyim. Peki sizin zorunuz ne? O oyunun o kadar durmasına ne gerek var Xbox'ın DVD ROM'unda?

Tamam iyi şeyler de oluyor hayatta…

Şimdi biraz oyunun modlarından bahsedelim. Açıkçası beni saran ve heyecanlanmama sebep olan mod, kesinlikle 1 dakika modu. Nedir bu? Rakibiniz sizin önünüzde başlıyor. 1 dakika dolmadan onun önüne geçmelisiniz ve onun gittiği yol, gitmemiz gereken rota oluyor. Yani bu yüzden karışık bir şekilde gitmeye hazırlıklı olun. Öne geçince de 1 dakika boyunca rotayı siz belirliyorsunuz ve önde işi bitirmeye çalışıyorsunuz. Her an geçti-geçecek telaşı ile gayet heyecanlı oluyor ve saçma sapan grafikleri fark etmiyorsunuz...

Artık bir sürü araç çeşitleri, garage olayı, nitro, yarışları kazandıkça artan driver skill'leri gibi şeylerden bahsetmek istemiyorum. Gayet klişe ve hemen hemen her oyunda olan şeyler. Ancak en beğenmediğim olay olan, "yarışmak için yarış yerlerini bulma" olayı bunda yok sayılır. Ben sanırım eski tip bir oyuncuyum ve öyle yarış yeri bulmak falan zor geliyor. Sırayla yarışmak en iyisi, aşağı tuşa basınca da direkt sıradaki yarışa geçebiliyoruz, ama haritada ilerleyip istediğimize de girebiliyoruz. O bize kalmış. Aynı şekilde aksiyon oyunlarındaki sağlık barı olayının yok olmasına da üzülmüş biriyim. Ateş yemiş ve acı çeken biri olarak 2-3 saniyede kendi kendine iyileşmek çok saçma geliyor. %sağlık göstergesi de bence muhteşem bir sistemdi. Şimdi oyunun akıcılığını bölmediği gerekçesiyle bunlar yok ama bence gerçekten bazı yenilikler hiç de hoş olmuyor...

Başka modlar?

Bu oyunumuzla geri dönen polislerimizden kaçmamız gereken bölümler var. Oyun korkunç derecede basit başlıyor. Bunu oyunun en büyük eksisi olarak görüyordum, ancak ilerledikçe biraz ayar tutturulduğunu gördüm. Yerimde hareketsiz durduğum halde birkaç saniye boyunca "busted" olmadım ve bu çok garip geldi ama genel olarak keyifli. Belli bir süre içerisinde polislere izimizi kaybettirmemiz gerekiyor. Yani sadece o süre içinde yakalanmamak yetmiyor, bir de kendimizi saklamamız gerekecek. Ayrıca şunu da belirteyim, üç kez polislere yakalanınca aracımıza el konuyor. Alın, yerine de bir şey vermeyin lütfen! Bunun dışında şehre zarar verdiğimiz bölümler de var. Mesela belli bir limit veriyor, bu kadar dolarlık zarar vereceksin diye. Belirlenen sürede bunu halletmeye çalışıyoruz. Açıkçası inceleme işim olmasa bu oyundan çok erken kalkar ve kafamda 5 puan verip geçerdim. Ancak ısrar edip ilerledikçe az çok eğlendirebildiğimi gördüm. Tabii bunlar dışında esas olay her zamanki gibi standart yarışlarımız. Haritamız zaten yeterince yeterli. Yollar falan da keyifli. Sokak yarışlarının atmosferi her zaman farklı oluyor. Yarışmaktan haz duydum diyebilirim.

Pek çoğunun aksine ben çok ümitliydim bu oyundan. Bunu söylemiştim. Need For Speed'de iş bitmez diye inananlardandım. Aslında bu inancım sürüyor ancak bu oyun için değil, belki başka bahara... Er geç o görkemli günlerine döneceğine inanıyorum. Evet, bu sıralar NFS'ye son verilmesi düşünülüyor. Ancak yine de EA'in yaptığı başka bir yarış oyunu mutlaka çıkacaktır Burnout'un yanına. Fifa döndü, o niye dönmesin? Şimdi mi? Lütfen sizleri Midnight Club L.A'a veya PGR4'e davet ediyorum. Grid mi? O da olur, ama bu oyun değil...